Kurban bayramını evde oturarak geçirmekte, Ankara’daki puslu havaya bakarak son yıllarda yaptığım tatilleri düşünmekteyim. 2009 yılının Eylül ayında; eşimin internetten bulduğu ve yeni açılmış olan bir  butik otele gitme düşüncesi bizi hem heyecanlandırmış hem de “Acaba nasıldır? Sıkıntı yaşamayalım sonra?” diye  tereddütte bırakmıştı. Neyse ki otel bize düşüncelerimizin ve hatta beklentilerimizin çok çok ötesinde güzellikler sundu.
Rezervasyon esnasında telefonda konuştuğumuz kişi (Sonradan öğrendik ki kendisi otelin sahibi Beliz Hanım imiş..) bize karşı çok sıcak davrandı ve dolayısıyla ilk izlenimlerimiz gayet olumluydu. Eylül ortasında aracımıza atladığımız gibi önce Denizli’ye ordan da Marmaris’e doğru yola çıktık. Marmaris’in içinde bulunma fikrine asla katlanamadığım için merkeze hiç uğramadan doğruca Bozburun yarımadasına devam ettik.  Orhaniye’ye gelmeden hemen önce (Marinayı geçince) sağ tarafta balıkçı Cumhur’dan -ki burası o bölgeye her gittiğimde uğradığım bir mekandır –  balık yemek için durduk ancak kimseleri bulamayınca yanında bulunan küçük kulübeye daldık. Enfes bir gözleme ve ona eşlik eden şahane köpüklü ayran ile  karnımızı doyurduk.  Bozburun, Marmaris’e  yaklaşık 50 km uzaklıkta. Bir saat kadar süren yolculuğun ardından Bozburun’un merkezine ulaşır ulaşmaz hemen otelimize telefon ettik… Telefon ettik çünkü otele ulaşabilmek için araç yolu olmadığını daha önceden  öğrenmiştik. Bize aracımızı park edeceğimiz ve bizi alacakları yeri bildirdiler. Gittiğimizde küçük bir parkın kenarında bizi beklemekte olan Deniz Hanım’ı (otelimizin müdiresidir kendisi) sımsıcak gülümsemesiyle bize el sallarken bulduk. Evet bekleniyorduk ve bu bizim çok hoşumuza gitmişti.Yaklaşık 10 dakikalık tekne yolculuğu tüm yorgunluğumuzu aldı ve bir anda içimiz huzurla doldu. O andan itibaren otel ile ilgili kaygılarım da deniz suyuna karışıvermişti. Ne kadar iyi bir tercih yaptığımızı en başından anlamıştım.
Denizin tam yanında, sıcacık taştan inşa edilmiş bir mekan hayal edin…Ahşap şezlongların konduğu platformda mum ışıkları eşliğinde akşam yemeklerinizi yediğinizi…Gündüzleri aynı yerden denize girip, sıcak sohbetlere eşlik ettiğinizi…Kulağa hiç fena gelmiyor değil mi?

DSC02897

Otel sıcak ve tertemizdi. Otelin adı da ilginç Kariabel. Toplam 8 odası vardı ve gittiğimiz tarih itibariyle tüm odalar da doluydu. Akşam yemeğinde otel personelinin güler yüzlü ve ilgili tavırları çok hoşumuza gitmişti. İlk günden beri kendimizi o otelin müşterileri olarak değil, misafirleri olarak görmeye başladık. Sanki Bozburun’da yaşayan kuzenlerimiz varmış da atlayıp yanlarına gitmişiz gibi…
Oteldeki ikinci günümüzde otelde bulunan diğer iki aile ile birlikte  yaptığımız tekne turu oldukça hoştu. Ilk defa bir tekne yolculuğundan bu kadar keyif aldığımı hatırlıyorum. Hem çok sade hem de çok gürültüsüz bir ortamda masmavi sulara dalarak iliklerime kadar dinlediğimi hissetmiştim. Otelde konaklamakta olan tekne turuna birlikte katıldığımız   Turgut Uzer ve Kenan Özdemir aileleri ile tanışmamız, kaynaşmamız da ayrıca çok güzeldi. Sonraki akşamlar masalarımızı birleştirerek otel personeliyle birlikte yemek yememiz de akşamlarımızı daha keyifli geçirmemizi sağladı

turgutuzer2

Yemekleri tek aşçı olan (ve her zaman tek aşçı olması gerektiğine inandığım) Yunus usta hazırlamaktaydı. Menü deniz ürünleri ağırlıklıydı. Ahtopot, karides salataları, dillere destan mezeleri, en ince detayına kadar zerafetle hazırlanmış enfes ana yemekleri tek kelimeyle muhteşemdi. Ya insana kendini mideye indirdiği her lokmada suçlu hissettiren o dayanılmaz lezzetli tatlılara ne demeli?? Eh, tatil biraz da bu değil midir? Haydi kendinize itiraf edin, kim tatilde muhteşem lezzetli yemeklere hayır diyebilir ki? Herşey dahil otellerdeki bir milyon çeşidin içinde bir tek lezzetli yiyecek bile bulamamayı mı tercih edersiniz yoksa böyle bir mekanda son derece profesyonelce hazırlanmış, kaliteli, özenle seçilmiş yemekleri huzur içinde yemeyi mi?

Sonraki günlerde ise denizin tadını çıkarmak, rüzgarın sesini dinlemek, teknelerin geçişlerini izlemek dışında birşey yapmadık. Son gün şiddetli yağan yağmur ayrıca güzeldi.
Ankara’dan taşınacağımız günlerin hayalini kurarak huzur içinde geçirdiğimiz muhteşem tatil bir anda bitiverdi. Her güzel şey gibi çabucak…

Bakmak isteyenler için http://www.kariabel.com

29 Kasım 2009